Hi, How Can We Help You?

Corona Virüs Salgınının Kira ve Diğer Borçlara Hukuksal Etkileri

            Bilindiği üzere ülkemizde ve tüm Dünyada devam eden ve hızla yayılan COVİD-19 virüs salgını sebebiyle 11 Mart tarihi itibarıyla Dünya Sağlık Örgütü tarafından PANDEMİ ilan edilmiş ve çok sıkı tedbirler alınması ülkelere tavsiye edilmiştir.  Bu kapsamda 7226 sayılı bazı kanunlar hakkında değişiklik yapılmasına dair torba kanun 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiş, ayrıca COVID-19 salgınına karşı ülke çapında alınacak tedbirler kapsamında Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından bir çok genelge yayınlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

            Bu nedenle ticari faaliyetleri ellerinde olmayan mücbir sebep (salgın hastalık) nedeniyle durma noktasına gelen vergi mükellefi işletme sahipleri, serbest meslek mensupları ve işletme sahiplerinin gelirlerinde de büyük bir düşüş hatta birçoğunda gelir akışında durma meydana gelmiştir.

            Borçlar Hukuku temel ilkelerine göre, “Borçlunun borca aykırı davranışı eğer kendi hatasından değil de kendisi ve işletmesi dışında daha öncesinde öngörmesinin mümkün olamadığı ve tüm piyasaya şamil, engellenemeyen bir sebep dolayısı ile meydana gelmiş ise, borçlu bundan dolayı borcun temerrüdünden sorumlu tutulamaz. Özellikle bu borç mücbir sebebin meydana geldiği süreç içinde oluşmuş ise borca aykırılıktan dolayı zarar gören alacaklı, bu zararından borçluyu sorumlu tutamayacaktır. Eğer elde olmayan mücbir sebepler ile borçlu tarafından borcun ifası/edimin ifası imkansız hale gelmiş ise, borçlu ani edim yükümlülüğü doğuran (satış veya eser sözleşmesi) sözleşmeden dönebilecek, sürekli edim borcu doğuran sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih edebilecek veya bulaşıcı hastalığa rağmen borcun ifası imkansız hale gelmemiş ise, borçlu sözleşmeden dönmemiş ise, bu durumda borçlu sözleşmenin şartlarının yeni duruma uyarlanmasını isteyebilecektir. Borçlar hukukunun temel kurallarından birisi de borçtan borçlunun kusuru olmasıdır, eğer borç tamamen borçlunun inisiyatifi dışında, engel olamayacağı ve öngöremeyeceği, genele şamil bir mücbir sebep dolayısı ile oluşmuş ise bu durumda borçlu borçtan sorumlu tutulamayacaktır.

            Zaten bu durum öngörülerek devletimiz tarafından bir takım vergi borçlarının ertelenmesi, kredi borçlarının yeniden yapılandırılması, icra takiplerinin 15 Haziran 2020 tarihine kadar ertelenmesi, kısa çalışma ödeneği, işsizlik maaşlarının kapsamının arttırılması, beyanname verilme sürelerinin uzatılması …vb. özel acil tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerin ileriye dönük olarak genişletilmesi öngörülmektedir ve bunun zorunlu olduğu da tarafımca da değerlendirilmektedir.

            Özellikle kira sözleşmesi gibi sürekli edim yükümlülüğü bulunan sözleşmelerde eğer sözleşmenin ifasını imkansız hale getirecek bir durum söz konusu değil ise, TBK md.138 gereği sözleşmenin yeni duruma uyarlanması söz konusu olabilir. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birisi borç yükümlülüğünü yerine getirip, diğer taraf mücbir sebep dolayısı ile borcunu yerine getiremeyebilir. Bu kira sözleşmeleri için de geçerlidir. Kiralayanın kiracıya kiralananı kira sözleşmesindeki hükümlere göre tam ve eksiksiz olarak teslim etme yükümlüğü vardır, bu yükümlüğünü yerine getiren kiralayan borcunu yerine getirmiştir, bundan sonra kira sözleşmesinde öngörülen vadelerde ve miktarda kirayı ödeme borcu kiracıya geçmiştir.

            21.03.2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı ülkemizde ve tüm dünyada yaşanan COVİD-19 salgını sebebiyle DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından alınan PANDEMİ kararı kapsamında,   81 İl Valiliğine Koronavirüs (Kovid- 19)  salgını ile mücadele amacıyla ek bir genelge daha göndermiş ve Genelgede “Bugün gece yarısı saat 24:00 itibariyle içkili ve/veya içkisiz tüm lokanta ve restoranlar ile pastane ve benzeri işyerleri, sadece paket servis, gel-al benzeri şekilde, müşterilerin oturmasına müsaade etmeden hizmet verecek. Bu nedenle lokanta/restoranlar ile pastane ve benzeri işyerlerinin oturma alanlarını kaldırmaları sağlanacak, bu alanlara müşteri kabul etmemeleri konusunda gerekli işlemler yapılacaktır.” talimatı verilmiş, işletmeci-kiracılar da devletin bu talimatına uymuştur. Bu nedenle işletmeci-kiracının gelirinde çok ciddi oranda bir düşüş meydana gelmiştir. Bu durumda kiracı-işletmecinin kiralayana 21.03.2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan Genelge kapsamında oluşan yeni şartlar doğrultusunda devletin emrettiği bu uygulama süresince kira tutarının revize edilmesini, ertelenmesini, sözleşmenin uzatılmasını talep etme hakkı doğmuştur.  

            Türk Borçlar Kanunu 138. Maddesinde düzenlenen “Aşırı ifa güçlüğü”  şu şekilde hüküm altına alınmıştır;  “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.”

            Bu tedbirler kapsamında yayınlanan mevzuat düzenlemelerinden önemli bir tanesi de 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Torba Kanunun geçici 2.maddesi ile getirilen düzenlemedir, bu düzenleme metni şu şekildedir; “01.03.2020 ile 30.06.2020 tarihleri arasında işleyecek işyeri kiralarının ödenmemesi, kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz.”  Bu düzenleme ile kiracıların  salgın hastalık mücbir sebebi ile “aşırı ifa güçlüğü” içerisinde oldukları kabul edilmiştir. Salgın hastalık sebebiyle ortaya çıkan edimin ifasının gecikmesi, kesin ve kalıcı ise o zaman edimin ifası/borç geçersiz hale gelecektir. Aksi halde borçlu, salgın hastalık gerekçesi ile sadece edimin ifasını makul süreyle geciktirebilecektir. Ayrıca borçlu uyarlama talep edilebilecektir. Örneğin; “3 yıllık süre için bir AVM’de lokanta kiralaması yapan bir işletmeci, salgın nedeni ile lokantasını kapatmak zorunda kalması nedeni ile salgın sonrasında bir dava açarak sözleşmenin uyarlanmasını, kapalı kalınan sürenin kira sözleşmesine eklenmesini talep edebilecektir.” Mücbir sebep nedeni ile borcun ifa edilemeyeceği gecikmeksizin kiralayana ispat kolaylığı açısından bir NOTER ihtarı ile bildirilmelidir. Aksi halde alacaklı ileride geç bildirmeden kaynaklı bir zararı oluştuğunu bildirebilir ve bu zararın tazminini isteyebilir.   

            Kiralayana NOTER’den çekilebilecek örnek ihtar metni; “21.03.2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından 81 İl Valiliğine Koronavirüs (Kovid- 19)  salgını ile mücadele amacıyla gönderdiği Genelgede “Bugün gece yarısı saat 24:00 itibariyle içkili ve/veya içkisiz tüm lokanta ve restoranlar ile pastane ve benzeri işyerleri, sadece paket servis, gel-al benzeri şekilde, müşterilerin oturmasına müsaade etmeden hizmet verecek. Bu nedenle lokanta/restoranlar ile pastane ve benzeri işyerlerinin oturma alanlarını kaldırmaları sağlanacak, bu alanlara müşteri kabul etmemeleri konusunda gerekli işlemler yapılacaktır.”  talimatı kapsamında faaliyetlerinizin durdurulduğunu, bu mücbir sebep nedeniyle, ekonomi normalleşinceye kadar kira ödemesi yapılamayacağını, ve bu süreç içerisinde kira bedellerinde örn: adil bir uyarlamaya (4/5 oranında indirim) gidilmesinin talep edildiğini, kira sözleşmesinde kiralama süresinin pandemi süresi kadar uzatılmasını ihtaren bildiririz..” şeklinde acilen bir ihtar çekilmesi tavsiye edilir.

            Bu konuda başka sorularınız olur ise cevaplamaya hazırım.

 

                                                                                               Av. Dr. Hakan KİTAPÇI